Uzman Klinik Psikolog Pedagog Betül Baltacı 0533 373 81 23
betuel@baltaci.org
Ergenlik dönemindeki çocuklarımızla iletişim
21/02/2014 Ergenlik dönemi günümüzde önceki kuşaklara göre daha erken yaşlarda başlayıp, şartlara bağlı olarak daha ileri yaşlara kadar sürmektedir. Bu süreç sakin ve anlayışlı idare edilemediği durumlarda hem çocuk hem de aile açısından ciddi sıkıntılara neden olmakla beraber her iki taraf için de kırıcı ve özellikle ergenlik dönemindeki bir çocuk icin evden uzaklaşma nedeni olabilir. Bu dönemi en doğru şekilde atlatmanın yolu, anlayış, sevgi, empati ve güvenden geçer. Bu süreçteki değişim tek yönlü değil çok yönlü bir değişimdir.Fiziksel değişimlerin yanı sıra, zihnen ve ruhen büyük değişikleri içinde barındırmaktadır. Ergenlik dönemi en sağlıklı nasıl atlatılır? Avusturyalı Paul Watzlawick bu dönemin en önemli unsurun iletişim olduğunu söylemiştir. Peki ama nedir iletişim? İletişim sadece konuşmak mıdır? HAYIR! Biz her zaman iletişim halindeyiz aslında, hatta konuşmadığımız zaman bile... Nasıl mı? Sesimizin dışında bir de beden dilimiz vardır. Yani mimiklerimiz, bakışlarımız, hareketlerimiz ve duruşumuz biz konuşmasak bile bizim o anki düşüncelerimizi ele verirler. Bu durumda ilk kural iletişimimizde beden dilimizi de doğru kullanmaktır. Çocuğunuzla yaptığınız önemli konuşmalarda söylediklerinizle beden dilinizin birbiriyle uyumlu olmasına dikkat etmelisiniz. Unutmayın, beden diliniz aslında sizin bilinçaltınızdaki duyguların dışarı yansımasıdır ve o an ne söylediğinizi değil, gerçekte ne düşündüğünüzü çocuğunuza anlatır. Beden dilimiz konuşmanın gidişatına sözlerimizden daha çok yön verdiği için çocuğunuzla konuşurken beden dilinizi daha çok kontrol altında tutmanız gerekmektedir. Çocuğunuza herşeyi bilen anne veya hatasız baba edasıyla öğüt verirken beden diliniz çaresiz birinin görüntüsünü veriyorsa, yüksek tondan yapacağınız konuşmalar ve akıl vermeler hiçbir işe yaramayacaktır. Şu halde yapacağınız en doğru hareket, çocuğunuzun beden diline benzer bir tavır takınmak ve adım adım onu bulunduğu çaresizlikten kurtarmak olacaktır. Bütün konuşmaların bir içerik mesajı bir de yakınlık mesajı vardır. Ama her zaman yakınlık mesajı içerik mesajını değiştirir. Yani çocuğunuza verdiğiniz her mesajın içeriği ona olan yakınlık derecenize göre anlam değiştirecektir. Örneğin “Sınavının sonucu açıklandı mı?” sorusunda çocuğunuz içeriğin yanında yakınlık mesajını da alır. Olumlu mesaj aldığında “Annem benimle ilgileniyor ve okulda derslerimin nasıl olduğunu merak ediyor” diye düşünecek iken, olumsuz mesaj "Annem beni kontrol etmek istiyor ve derslerimde başarılı olabileceğime inanmıyor” olacaktır. Çocuğunuzun hangi mesajı aldığı iki önemli nedene bağlıdır:
Daima çocuğunuz ile pozitif ilişki kurmaya gayret edin, çünkü ciddi konuşmaları ancak çocuğunuzla pozitif ilişkiniz varsa yapabilirsiniz. Örneğin hafta sonu eve gelme saati hakkında çocuğunuzla negatif ilişki halinde iseniz tartışmadan konuşmanız kaçınılmazdır. Prensip olarak negatif ilişki içindeki iki insanın bir konuda objektif olarak konuşması mümkün değildir, çünkü kişisel ilişkiler her zaman konunun kendisinde daha öne çıkar.
Her mesajın bir göndereni ve bir alıcısı vardır. Konuşma sırasında sürekli alıcı ve gönderen olarak rol değiştirirsiniz. Bazen mesajı gönderirken bazende mesajı alırsınız. Bu git gel sırasında değişik hatalar oluşabilir.
Konuşmanın anlaşılması için üzerinize sorumluluk alın ve çaba harcayın. Çocuğunuza vereceğiniz mesajın doğru anlaşılması için sorumluluk alın. Konuşma sırasında çocuğunuzun sizi dinlediğnden ve dikkatini dağitmadığından emin olun. Eğer çocuğunuzun dikkatininin sizde olduğundan emin değilseniz soru sorarak ve yanlışlarını düzelterek dikkatini toplamasını sağlayın. Aynı zamanda bunun tersi olarak çocuğunuzun size anlatmaya çalıştığını ve doğru anlayıp anlamadığınızı kendisine onaylatınız “Bana bunu demek istiyorsun, doğru mu?” |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
Yetişkinlerde dikkat eksikliği ve hiperaktivite - 12/03/2014 |
DEHB yani Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu tıbbi bir tanıdır |
Çocuklarda sınav kaygısı - 27/02/2014 |
Çoğunuz sıklıkla gerginse, okula gitmek, ders çalışmak kendisine zor geliyor ve o sürekli ders çalışmayı erteliyorsa, sınavlarına çalışmasına rağmen büyük bir korku ve endişe ile sınava giriyor, mide bulantılarından, huzursuzluklardan ve iştahsızlıkt |
Depresyon nedir, nasıl bir tedavi uygulanmalıdır? - 26/02/2014 |
“Depresyondayım” sözünü artık duymayan kalmamıştır muhtemelen, çünkü günümüzde depresyona giren kişilerin sayısı her gün artmaktadır. |
Çocuklarda takıntılara dikkat! - 26/02/2014 |
Takıntılar günümüzde çok yaygın olmakla birlikte hayatımızı olumsuz yönde etkilerler. Toplumun yaklaşık %2-3 ünde görülen bir rahatsızlıktır, fakat fark edilmesi ne yazık ki her zaman kolay değildir. Ortalama başlangıç yaşı 20 olmasına rağmen son dön |
Takıntı nedir, ne zaman bir uzmana başvurulmalıdır? - 24/02/2014 |
Obsesif- kompulsif bozukluklar, yani halk arasında bilinen ismi ile takıntılar son dönemlerde sıkça görülmektedir. Obsesyonlar, kişide korku ve endişeye neden olan, istenmeden gelen düşünceler ya da dürtülerdir. |
Çocuklarımızı sanal dünyada yalnız bırakmayalım! - 22/02/2014 |
Günümüzde bilgisayarlar, akıllı telefonlar ve buna bağlı olarak internet hayatımızın bir vazgeçilmezi haline gelmiştir. |
Psikoterapi sayfama hoş geldiniz! - 20/02/2014 |
Psikolojik sorunlar günümüzde iş, aile ve sosyal hayatımızı olumsuz yönde etkileyebilir, hatta ciddi sağlık sorunlarını beraberinde getirebilir. |
Çocuk ve Ergen Terapiler - 20/02/2014 |
Hiper aktivite, dikkat eksikliği, davranış bozuklukları, sınav kaygısı, çocukluk depresyonu, kardeş kıskançlığı, ergenlik problemleri, aile içi iletişim sorunları, kimlik bunalımı Bireysel Terapiler |
Çocuklarda özgüven eksikliği - 20/02/2014 |
Çocuklarda özgüven eksikliği |
Devamı |