Bir kişinin depresyonda olduğunu gösteren belli başlı işaretler arasında kendini sürekli suçlama, içe kapanma, hiçbir şeyden zevk alamama, unutkanlık ve dikkat dağınıklığı vardır. Uykuya dalamama, gece ortasında uyanma, iştah azalması ya da iştah artması gibi beden değişikleri de sıktır.  

En önemlisi kişinin sonunda intiharı çözüm olarak görmesidir. 

Gündelik olaylarda morali bozulan kişi, daha sonra olumlu gelişmeler yaşamaya başladıkça kendisini yeniden iyi hissederken, depresyon hastalığındaki kişi olaylara bağlı olarak kendini daha iyi hissetmez. Bu nedenle tüm gündelik moral bozukluklarını depresyon olarak görmek doğru değildir. 

Hastalık kadınlarda daha sık görülür. Ancak erkeklerde görülen depresyon genellikle daha ağır seyreder. Çocuklar ve ergenler dahil olmak üzere tüm yaş gruplarında ortaya çıkabilen bu rahatsızlık açısından en riskli olan grup 40 yaş üzeri kişilerdir. 

 Tedavi edilmemiş depresyon alkol ve madde kullanım sorunlarına, başka ruhsal hastalıklara ve bedensel hastalıklara yol açar. Bedensel hastalıklar arasında en sık diyabet ve kalp hastalıkları görülür. Bu ek hastalıkların varlığı ölüm riskini daha da arttırır. 

Depresyon, mutlaka psikiyatri hekimleri tarafından etkili biçimde tedavi edilmesi gereken bir hastalıktır. Depresyon hastalığıyla birlikte görülen diğer bedensel hastalıkları da göz ardı etmemek açısından ek tahlillerinin ve dahili muayenelerin yapılması da şarttır. 

 Antidepresan ilaçlar bu hastalığı tedavi etmede kullanılan bir grup ilaçlardır. Hiçbir zaman bir moral dopingi, mutluluk ilacı, uyuşturarak dertleri unutturan bir madde değildir. Bu ilaçlar beynin çalışmasında düzenlemeler yapan kimyasal maddelerdir, kesinlikle ve kesinlikle alışkanlık yapmazlar!!! 

Antidepresan ilaç tedavilerinin yanında psikoterapiler de uygulanmaktadır. Yapılan çalışmalarda en iyi tedavinin hem ilaç hem de terapinin birlikte uygulanması ile sağlandığı görülmüştür. Psikoterapi yöntemleri arasında en hızlı yanıt veren ise Bilişsel-Davranışçı Terapi (BDT) yöntemidir.