Uzman Klinik Psikolog Hatice Büşra KARA 05557493919
busra.kara@icloud.com
ANNE-BABA TUTUMLARININ ÇOCUK ÜZERİNDEKİ ETKİSİ
20/07/2022
İnsan yaşamı üzerinde en büyük etkiye sahip faktör ailedir. Bu etki doğumdan önce başlayıp, ömür boyu devam eder. Anne-baba olarak çocuğun dünyaya gelmesi ile ilgili süreçte ailenin istekli olup olmaması veya ebeveynin bebeğin doğumunda hissettiği, kızgınlık, korku, endişe gibi duygusal tepkileri bebeği daha anne karnındayken bile etkilemektedir. Bu duygu durumunun doğumdan sonra da devam etmesi, bebeği doğumdan sonrada etkilemektedir. Dünyaya gelen her bebeğin ortalama aynı şartlarda fiziki ve zihinsel yapıda olduğu varsayılır. Sonraki süreçte bu bebeklerin yaşamalarında değişiklik oluşmasına, içinde bulunduğu beşeri ve çevresel unsurlar sebep olur. Bu beşeri unsurların başında bebeğin, anne-babası yer almaktadır. Ebeveyn ve bebek arasındaki etkili ve süreğen iletişim bebeğin gelişimine katkı sağlamaktadır. Aile, çocuğun duygusal gelişimi noktasında en önem arz eden yapıdır. Ebeveynlerin çocuk yetiştirme tarzları, çocukların cinsel, bedensel, psikososyal, bilişsel ve dilsel gelişimlerini büyük ölçüde etkilemektedir. Aile içerisinde saygılı, sıcak ve şefkatli bir ortam içerisinde büyüyen bir çocuğun tüm gelişim alanları beslenirken; sürekli huzursuzluk ve kavga ortamı olan bir aile de çocuğun gelişimi olumsuz etkilenir. Çocuk yetiştirme konusunda isteksiz olan, bozuk bir aile yapısına sahip ve hatalı anne-baba tutumu sergileyen ebeveynlerle yetişen çocuklar, gelişimsel uyumsuzluğa sahip olabilir. Tam tersi şekilde, sevgi ve anlayışın hakim olduğu, uyumlu ilişkiler ile yürütülen, güvenli bir aile ortamında büyüyen çocuk kişilik olarak sağlamlaşmakta, olgunlaşmakta, kendine yeterli duruma gelmektedir. Sevgi içerisinde büyüyen çocuğun, benlik saygısı artmaktadır. Hoşgörülü olmayı, bağımsız davranmayı yine huzurlu bir aile ortamında öğrenmektedir. Çocuk için önemli olan sağlıklı bir aile ortamında büyümektir. Ebeveynlerin üzerine düşen ise çocuğun duygusal durumu ve fiziksel ihtiyaçları için asgari ve nitelikli ortamı oluşturmaktır. Mutlu ve sağlıklı bir aile ortamında yetişen birey, toplumda iyi yetişmiş bir anne-baba adayı olarak varlık göstermiş olacaktır. Bu da toplumda sağlıklı ve mutlu bireylerin varlığı demektir. Ebeveyn tutumu; aile bireylerinin, üstlendikleri roller, aile içi gerçekleştirilen dinamik yapıdaki etkili iletişimin ve bireylerin birbirleri üzerinde oluşturdukları etkinin sonucunda bir bütün halinde ortaya çıkan davranışlardır. Ebeveynlerin çocuklarına olan yakınlıkları, pozitif yaklaşımları ve gerekli noktalarda uyguladıkları yardım politikası, rehberlik dereceleri olarak da ifade edilebilir. Ebeveyn yaklaşımlarının en temel iki boyutu; “Duygusal ilişki boyutu” ve “denetim boyutu”dur. “Duygusal ilişki” boyutu ele alındığında, çocuk odaklı yaklaşımdan, reddedici tutuma kadar içine aldığı kapsamlı bir skala sunduğu görülür. “Denetim boyutu” da ailenin oluşturduğu sınırlandırıcı tutumdan hoşgörülü tutuma kadar geniş bir skala sunmaktadır. Çocuk, ılıman ve iletişime açık bir aile ortamında anne-babadan onay görmeye ihtiyaç duyar. Çocuk anne-babasının olumlu duygularının yok olmasından her zaman tedirgin olur. Bu sebeple, pozitif bir iletişim ortamında gelişimsel kazanımları için yönlendirmeler yaparken katı ve idari tutumlar sergilemeye gerek yoktur. Sevgi ortamında büyüyen bir kişinin temel gereksinimi karşılanmış olur. Günalp (2007), gereksinimleri aile tarafından karşılanan çocukta güvende hissetme üst düzeydedir ve çocuk herhangi bir davranışı için kaygı duymaz. Fiziksel olarak ceza uygulanan, sevgiden yoksuz büyüyen çocuklardan ise kaygı üst düzeydedir. Ve sevgi ile büyüyen çocuklarda yüksek benlik algısı gelişir. Her aile ortamında sergilenen ebeveyn tutumları farklı özellikler gösterir. Aileler çocuklarını yetiştirirken, ulaşmak istedikleri aynı sonuca farklı yollardan gidebilirler. Donanım bakımından farklı kültürlere, eğitime, finansal imkanlara ve psikolojik alt yapılara sahip iki ailenin; çocuk yetiştirme tutumlarında hedefleri ortak olabilir, ancak bu hedefe ulaşma yolları ve biçimleri farklılık gösterebilir. Bu bilgiler dikkate alındığında, aileye yapılacak müdahale ve önerilerin, aile dokusunu yanına almadığı, hedef aile kültürünce içselleştirilmediği sürece, istenen sonuca götürmesinin mümkün olmadığı söylenebilir. Ebeveynlerin çocuk büyütme noktasındaki sergilediği tutum ve davranışları farklılık gösterebilir. Bu durum anne-babanın yaşadığı kültür ve yetiştirme tarzı ile bağlantılı olup değişkenlik gösterebilir. Çocuk, ebeveyn tutumları ve çevresel faktörlerin etkisi ile birlikte şekillenir ve erişkin hayata ulaşır. İnsan, yaşam yolculuğunun tümünde değişim ve gelişim içindedir. Bireylerin gelişimsel anlamda en çok etkilendikleri dönem 0-6 yaş aralığını kapsayan erken çocukluk evresidir. Bu evrenin kişilik oluşumu, kişiliğin şekillenmesi ayrıca temel bilgi, beceri ve alışkanlıkların oluşması ve geliştirilmesinde kritik evre olduğu söylenebilir. Çocuğun daha sonraki yaşamının tamamında sosyal ve duygusal açılardan farkındalık yaratacak etkiye sahip en önemli faktör ebeveynlerin rolüdür. Dönem ilerledikçe çocuk giderek artan bir sosyal dünyaya sahip olmaya başlar. Erken çocukluk evresi, gelişimsel basamaklar da temel kavramların ve zihinsel süreç becerilerinin çocuklar tarafından en hızlı şekilde kazanıldığı bir dönemdir. Bu evrede yaşanılan deneyimler, bilgi basamağını oluşturan kavramların kazanılması için uygun zemin oluşturmaktadır. İlk kez çocukların sosyal hayatı deneyimledikleri ortam, ebeveynleri ile oluşturdukları iletişim yollarıdır. Bu yollar ve deneyimler artıkça çocuk şekil almaktadır. Aile içinde çocuklar ile ebeveynleri arasındaki ilişki de en önemli etken anne ve babanın tutumları ve olaylara karşı oluşturdukları tepkilerdir. Anne babanın çocukları ile iletişim kurarken doğru davranışlarda bulunmaları topluma sağlıklı ve ruh hali düzgün bireyler kazandırabilmelerini sağlar. Çocuğun gelişiminin hızlı olduğu bu dönemde geleneksel çocuk yetiştirme davranışları yerine okul öncesi eğitim ile zengin öğrenme olanakları sunmak zihinsel kapasitesinin gelişmesini sağlayacaktır. KAYNAKÇA Cüceloğlu,D. (1991). İnsan ve Davranışı ,İstanbul:Remzi Kitabevi, 2.Basım Turaşlı, K. ve N, Zembat, R. (2013). 6 Yaş Grubu Çocuklarda Benlik Algısını Desteklemeye Yönelik Sosyal-Duygusal Hazırlık Programının Etkililiğinin İncelenmesi. Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi SBE Dergisi, 2 (2), 1- 16. Upshur, C. (1991). Mothers’ And Fathers’ Ratings Of The Benefits Of Early İnterventi on Services. Journal of Early Intervention, 15, 345-357
Uzman Klinik Psikolog Hatice Büşra KARA |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
BOŞANMA SÜRECİ - 14/05/2024 |
Boşanma, evlilik birliğinin resmi olarak sonlandırıldığı bir hukuki süreçtir. Boşanma süreci genellikle üç aşamadan oluşur: Boşanma öncesi, boşanma sırası ve boşanma sonrası. |
DEPRESİF GENÇLER VE DEPRESİF EBEVEYNLER - 01/02/2024 |
Depresif gençler ve depresif ebeveynler, günümüzde sıkça karşılaşılan bir sorundur. Depresyon, hem gençlerin hem de ebeveynlerin yaşam kalitesini, sağlığını ve ilişkilerini olumsuz etkileyebilen ciddi bir ruh sağlığı bozukluğudur. |
“BANYO YAPMAK İŞKENCEYE DÖNÜŞTÜ” - 24/04/2023 |
Bazen anne babalar bebekken sudan çıkmak istemeyen çocuklarının büyüdükçe yıkanmak istemediklerinden ya da el ve ayaklarını yıkamaya tepki gösterdiklerinden yakınırlar. |
BABA UYARICI, ANNE İSE KORUYUCU MUDUR? - 16/03/2023 |
Geleneksel aile yapıları değişse de anneler hala babalara babalık rollerini teslim etmekte zorlanabiliyor. Erkekler tarafından bakacak olursak, birçok erkek babalıkla ilgili iyi tanımlanamamış bu role girmekte zorluk çekiyor. |
AKRAN ZORBALIĞI - 01/02/2023 |
Akran zorbalığı, çocukların kendi yaş gruplarında olan bir ya da birkaç kişiye; sosyal, fiziksel, sözlü ve cinsel olarak zarar vermeleridir. |
ÇOCUĞUMA EŞYALARINI VE ODASINI TOPLAMAYI NASIL ÖĞRETEBİLİRİM? - 03/01/2023 |
Birçok yetişkin, çocuklarının malının kıymetini bilmemesinden, dağınıklığından veya sorumsuzluğundan yakınmaktadır. |
ÇOCUK İLE YETİŞKİN - 21/12/2022 |
Çocuk ile yetişkinin arasındaki sorunların pek çoğu, çocukların olgunlaşmaları için onların zamana ihtiyaçları olduğunu dikkate almamaktan kaynaklanır. |
MADDE BAĞIMLILIĞI - 27/09/2022 |
Madde bağımlılığının sebebi denildiğinde, bir tek nedenden bahsetmek mümkün değildir. Birden fazla sebep bir arada olabilmektedir. |
KEKEMELİK - 24/08/2022 |
Kekemelik, konuşmanın akıcılığındaki bozukluklar ile karakterize bir konuşma bozukluğudur. |
Devamı |